Birkaç zamandan beri kendi öğrencilerimin dışında, öğrenci arkadaşlarımdan ve yola henüz çıkmış genç meslektaşlarımdan mesleğe, sektöre, hayallere, hedeflere ve hatta “Hikayem” bölümünde yazdıklarımdan etkilenerek hayata dair sorularını içeren e-mailler alıyorum. Yoğun olduğum dönemlerimde nadir de olsa gecikmeli cevap verdiklerim oluyor; ama mutlaka yanıtlıyor, aklımın el verdiği ölçüde bildiklerimi ve deneyimlerimi paylaşıp yol göstermeye çalışıyorum. Kimi zaman da bir araya gelip kahve içerek sohbet etme fırsatı yarattığımız da oluyor. Neden mi? Anlatayım….
Öğrencilik yıllarımda kendilerinden başka hiç kimsenin başarılı olmasını istemeyen arkadaşlarımın aldıkları ders notlarını köşe bucak kaçırmalarını hayretle anlamaya çalışıyordum. Onları hiç anlamamışken, aynı mantaliteye sahip insanlar ile iş hayatıma başladığımda da karşılaştım ne yazık ki… Öyle yöneticiler, öyle çalışma arkadaşlarım vardı ki olası halefleriyle ileride kendilerini yerinden etmemeleri için hiçbir bilgiyi paylaşmıyorlardı. Profesyonel hayatımın ilk yıllarında, yani en zorlu dönemlerinde, hele ki bilgiye elektronik ortamda ulaşmanın bu kadar kolay olmadığı zamanlarda, beni mesleğe-iş dünyasına dair yönlendiren, yol gösteren hiç kimse olmadı. Her şeyi el yordamıyla, kendi çabalarımla öğrendim. Ve o yıllardan sonra, deneyimim ve bilgi birikimim arttıkça bunu herkesle paylaşmayı kendi hayat misyonum olarak belirledim.
Bilgiyi saklamaya veya paylaşmaya karar vermek bilgi sahibinin dünyaya bakışına kalıyor aslında. Benim için de bildiklerini paylaşmak esas. Bu sebeple de, profesyonel hayatımın yanı sıra eğitimin içerisinde de olmayı tercih ettim. Başkalarına bildiğim şeyleri anlattığım için hiçbir zaman bildiklerim azalmadı, aksine başkalarıyla çoğaldı. Öğrenmenin en güzel yolunun bildiklerini başkalarıyla paylaşmak olduğunu defalarca deneyimledim. Şu anda da sahip olduğum bilgi, tecrübe ve kariyerimi bildiklerimi paylaşmaya borçluyum. Çin atasözü der ki; “Senin bir benim de bir yumurtam varsa ve bunları karşılıklı olarak değiştirirsek ikimizin de birer yumurtası olur. Ama senin bir bilgin benim de bir bilgim varsa ve bunları değiştirirsek ikimizin de iki bilgisi olur.
Uygarlık tarihi açısından insanın evrimini sürdürüp hala yaşayabiliyor olmasının temel nedenidir bilgiyi paylaşmak. Tıpkı Konfüçyüs’ün ifade ettiği gibi ben de ” Bilgiye sahip olarak doğmuş birisi değilim. Öğretmeyi seviyorum ve öğrenmeye çalışıyorum”.
Yani;
Bana yazmaktan çekinmeyin. Çok sıra dışı bir durum yoksa mutlaka cevap veririm. Hatta, kahve içer, sohbet de ederiz. Ben de sizden çok şey öğreniyorum.